UMUT – DEVLET TİYATROLARI ANKARA 🎭🎭🎭

UMUT… Yazan Nuri PAKDİL… Yöneten M. Murat DEMİRBAŞ…UMUT - AFİŞ

Baştan söylemekte fayda görüyorum; sahnelemesi zor bir oyun. Devlet Tiyatroları yeni döneminde ‘iktidarın üstatları’ndan bir seçme daha. Açık açık söyleyelim Necip Fazıl KISAKÜREK’ten seçilen oyunlar Para ve Sabır Taşı birer fiyaskoydu. Umut’u ayrı tutmak gerekiyor; çünkü tiyatro metni gözüyle bakıldığında PAKDİL’in kalemi KISAKÜREK’in kaleminden daha olgun dökülmüş. Gerçekte iki farklı üslup var ortada. Temsilde ilk replik göbek taşına uzanmış birine kese atan tellâktan geliyor: “İnsanı yıkayarak temizleyemezsin.” Bu sahneyi gördüğümde “Eyvah,” dedim, “KISAKÜREK gibi kör göze parmak bir metin mi bekliyor bizi?” diye korktum; ancak oyun ilerledikçe daha felsefesi oturmuş, daha kapsamlı bir metinle karşılaşıyoruz. Özgün metnin bu şekilde başlamadığını belirteyim. Ancak bu eserde temsilden ziyade metin üzerinde durmak gerekiyor; zira bilinç akışı tekniğinin çok ağır bastığı bir metinle UMUT - ŞEHİRkarşı karşıyayız. Zaman zaman Bay ve Bayan’ın sanki tek bir bilinçmişçesine (insanlık) ortak bir bilinç akışı içerisinde oldukları; korkuları, endişeleri, şüpheleri, sorguları ortak yaşadıkları söylenebilir.

Şehirde kaybolan insan, doğa ilişkisi. Toplumu oluşturan bireylerin birbirlerine yabancılaşması, hatta zaten yabancılaşamayacak kadar yabancı oluşu. İnsandaki bozulma şehrin naif yapısını yitirmesiyle suret buluyor gibi. İnsan mekân ilişkisi. Toplumun şehir hayatında, modernleşme içerisinde kendini yitirmesi bir tür sorgulamayla sürüyor. Tüm bunların karşısında bir dal olmalı insan için: Umut. Ama Umut dahi hep bir umutsuz durum vurgusu üzerinden; bir sonuç olarak Umut. Sorgulamanın nihayetinde varılan nokta hep umut değil mi? Ne kadar naçar kalsak da hep bir ışık yok mu içimizde?

Düz bir metinden ziyade felsefî bir akışla ilerleyen bUMUT - Serkan EKŞİOĞLU (Bay), Aysın IŞIMER (Bayan)ir metin duyuyoruz; zaman zaman şiirsel  ifadelerle, mecazlarla tetikliyor düşüncelerimizi. “Kafamın içi ıhlamur ormanı.” Buyurun bakalım!.. Tek sıkıntı, oyunun akışı içerisinde hem sorulan soruları hem de bu tür mecazları uzun soluklu sorgulama fırsatı bulamamanız. Bilinç akışına aynı hızla eşlik etmek gerçekten çok çok zor bir iş. Seyredilmesinin yanı sıra mutlaka uzun soluklarla okunması gereken bir metin Umut. Son birkaç yıl içerisinde sahnelerde gördüğümüz ve bundan sonrasında da görebileceğimiz en zor metinlerden biri. Baştan söyleyeyim okumak epey emek istiyor. Kısa bir süre sonra Umut’taki bilinç akışı üzerine kısa bir deneme yayımlayacağım.

UMUT - DANS EKİBİOyun danslarla desteklenmiş. Dansların kaotik yorumu oyunun anlatmak istediği sorgulamayla birebir örtüşmüş. Sanki danslar olmasa ciddî bir boşluk kalacakmış oyunda; çünkü özgün metinde sahne tasarımı çok teferruatlı verilmiş ve ışık, müzik ile desteklenmiş. Müzikleri çok beğendim. Koreografide Burçak IŞIMER, müzikte Çağrı BEKLEN. “Taşra kızı kasabana dön” müziğini, müzikle sözün uyumunu çok çok beğendim.

Çizgileri kasabanın
Yüzünden silinmesin
Taşra kızı
Kasabana dön

Görüşüm şu ki oyunun en büyük ve temel sıkıntısı UMUT - Serkan EKŞİOĞLU (Bay)oyuncu seçimi. Her oyuncuya her oyunu oynatmak, oynatabilmek, oynatmaya çalışmak gibi bir zorlama, hırs olmamalı. Bu temsilde başrolleri paylaşan Bayan rolünde Aysın IŞIMER ve Bay rolünde Serkan EKŞİOĞLU güldürü oyuncuları bence; Nalınlar’dan hatırlıyoruz. Özellikle Serkan EKŞİOĞLU’nun tulûata yatkınlığına önceki yazılarımda da değinmiştim. EKŞİOĞLU geleneksel Türk tiyatrosunu yaşatabilecek büyük bir cevher ve bence sırf EKŞİOĞLU’na özel repertuar bile hazırlanabilir; çünkü gençleri tiyatroya bağlayabilecek, çocukları tiyatroya âşık edebilecek bir kumaş. Şimdi benim böyle anlattığım -hiç de abartmadan övdüğüm- bir komik bu oyunda olur mu? Bence olmaz. Ama dikkat, bu doku uyumsuzluğu oyuncunun kötü olduğu anlamına gelmemeli.

UMUT - Erkan ALPAGO (Mezarcı)Tabutçu rolünde Erkan ALPAGO’ya ayrı bir parantez açmam şart; çünkü ALPAGO hep kısa rollerde görev alıyor; ama o kısacık rolünde o kadar devleşiyor ki sahnede bir ustanın resitaline tanık olduğunuzu hemen hissediyorsunuz. Bilemiyorum ALPAGO madeninden doya doya nasipleneceğimiz bir oyun seyredebilecek miyiz?

Soruşturmacı rolünde Hüseyin BAYLAN hatırda kalan, etkileyici bir figür olmuş. Makyajın etkisi burada ortaya çıkıyor.

Dekorda Mehmet ATAY şehri, rengini, sesini özenle seçmiş. Demir binalar yalnızca görüntü olarak rahatsızlık vermiyor, aynı zamanda yaydıkları gürültü kalabalığıyla insanı o bunalıma çekmeyi başarıyor. Rahatsız edici bir dekor; ama başarısı aktardığı rahatsız ediciliğinden geliyor. Üstelik binaların hareketli oluşları sahnedeki monotonluğu kırıp, hareketli bir sahne kullanımına imkân sağlıyor. Ve sinevizyon gösterisi ile gerçek kesitlerin şehre yansıması çarpıcı, bütünleyici bir uygulama. Son dönemde ender beğendiğim, etkin bir dekor tasarımı; Mehmet ATAY’ı kutluyorum.

Belki yazının sonuna kaldı -vurgusu güzel olsun diyedir- UMUT - Hüseyin BAYLAN (Soruşturmacı),yönetmen T. Murat DEMİRBAŞ’ı böyle zorlu, okunduğunda bile zor çözümlenebilen bir metni başarıyla sahnelediği için tebrik ediyorum. Oyuncu seçimlerinde sıkıntı olduğunu düşünsem de yorum olarak çok başarılı. Seyredince eksikliğini hatırladığımız, klasik tiyatronun dışında bir yorum/metin birlikteliğiyle epeydir hasret kaldığımız bir temsil seyrediyoruz Umut’la.


*Fotoğraflar Devlet Tiyatroları sitesinden alınmıştır.

Bir yanıt yazın